Akut Bakteriyel Prostatit, prostat bezinin iltihabi reaksiyonuna verilen isimdir. Bu iltihabi reaksiyon (inflamasyon) bazı bakteriler tarafından oluşturulabileceği gibi, başka faktörler de prostatit bulgularına yol açabilir. Bu nedenle prostatit hastalığı geniş bir klinik spektrum sergiler. Prostatit, genç erkekler arasında yaygın olarak bilinir.
PROSTATİT TÜRLERİ NELERDİR?
Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) 1999 yılında prostatit için bir sınıflandırma sistemi tanımlamıştır. Halen geçerliliğini muhafaza eden bu sınıflandırma sistemine göre prostatitler 4 gruba ayrılır:
Akut prostatit ve kronik bakteriyel prostatit durumunda prostatta kanıtlanmış bakteriyel enfeksiyon mevcuttur. Bu nedenle akut ve kronik bakteriyel prostatit tedavisinde antibiyotikler ile birlikte destekleyici alternatifler uygulanır. Bakteriyel prostatite genellikle cinsel yolla bulaşan bakteriler neden olur ancak vücudun başka bir yerindeki enfeksiyonun yayılmasıyla da bakteriyel prostatit tablosu ortaya çıkabilir.
Bakteriyel prostatite yol açan bakterilerin yaklaşık %80’i gram negatif organizmalardır (ör., Escherichia coli, Enterobacter, Serratia, Pseudomonas, Enterococcus ve Proteus türleri). Birden fazla mikrobun yol açtığı karışık bakteriyel enfeksiyonlar nadirdir. İdrar yapma problemleri ile başvuran ve 35 yaşından genç erkeklerde cinsel yolla bulaşan Neisseria Gonorrhoeae ve Chlamydia Trachomatis enfeksiyonları düşünülmelidir. Kalıcı üretral kateter (sonda) kullanan yaşlı hastalarda akut bakteriyel prostatit riski artabilir.
KP-KPAS, üriner sistem enfeksiyonu olmadan idrar yollarında ağrı ve yanma ile karakterize bir tablodur. Her ne kadar bu hastalığa neyin enden olduğuna dair bir çok hipotez ileri sürülmüşse de, bu hastalığın nasıl ortaya çıktığı henüz netlik kazanamamıştır. İdrarın prostatik kanallara ya da meni kanallarına kaçışı veya sinir-kas işlev bozuklukları KP-KPAS’a neden olabilir. Bu sendrom inflamatuar ve inflamatuar olmayan olarak alt tiplere ayrılır. İnflamatuar KP-KPAS’da semende, prostatik salgılarda veya prostatik masaj sonrası idrar tahlilinde beyaz kan hücreleri mevcuttur. İnflamatuar olmayan KP-KPAS’ta ise yapılan idrar ve semen tahlillerinde beyaz kan hücreleri bulunmamaktadır.
Akut bakteriyel prostatit hastalarında aşağıdaki semptomlar ortaya çıkabilir:
Kronik prostatit ve kronik pelvik ağrı sendromu (KP-KPAS) olan hastalarda ise aşağıdaki semptomlar görülür:
Hayır, olmaz. Asemptomatik inflamatuvar prostatit adı verilen prostatit türünde herhangi bir genitoüriner şikâyet olmaksızın prostatik inflamasyon mevcuttur. Bu durum genellikle infertilite veya yükselmiş prostat spesifik antijen (PSA) düzeyi için yapılan incelemeler sırasında tesadüfen teşhis edilir. Asemptomatik inflamatuvar prostatit varlığında menide beyaz kan hücrelerine rastlanabilir (lökositospermi) ve bu durum erkek kısırlığına neden olabilir.
Titizlikle alınan bir tıbbi öyküyü takiben dikkatli bir muayene yapmak gerekir. Akut bakteriyel prostatit hastalarında parmakla rektal muayene sırasında nodüler, sıcak, normal prostat dokusu saptanır. Bunun dışında aşağıdaki fizik muayene bulguları da akut bakteriyel prostatit hastalarında sıklıkla görülür:
Kronik bakteriyel prostatit hastalarında fizik muayene özellikleri aşağıdaki gibidir:
Fizik muayeneyi takiben idrar tahlili ve idrar kültürü yapılarak enfeksiyon varlığı kontrol edilir.
Akut bakteriyel prostatitte antibiyotik tedavisi uygulanır. Eş tedavisi antibiyotiklere dirençli enfeksiyonların gelişimini ve hastalığın tekrarını önler. Antibiyotik tedavisinin yanı sıra ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlara başvurulabilir. İdrar ya da dışkı yapma problemleri de mevcutsa bu rahatsızlıklara yönelik ilaç tedavileri de verilmelidir.
KP-KPAS tedavisi ise oldukça zordur. Analjezikler (özellikle nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar), alfa blokerler, bol sıvı tüketimi, dışkı yumuşatıcılar ve oturma banyoları gibi destekleyici önlemler sıklıkla kullanılır. Her ne kadar asitli ve baharatlı gıdalardan kaçınma, pelvik taban egzersizleri, antidepresanlar ve bitkisel ajanlar KP-KPAS tedavisinde kullanılmışsa da bu tedavilerin etkinliğine dair kesin bulgular yoktur.
İletişime Geç